Hikayenin öncesi de var ama herkesin bildiği yerden başlayıp II. Dünya Savaşı’nda Hitler’in yaptığı soykırıma; milyonlarca çocuğun, kadının, “insan“ın acısına gidelim.
Bu soykırım ile yurtsuz Yahudi’nin “kutsal topraklar“a dönüşüne gidelim.
Adına Siyonizm denilen, çektiği söylenilen acıdan daha fazlasını yaşatmaya yemin etmiş bir şerrin hikayesine gidelim.
Ortadoğu’nun kalbine bir operasyonla yerleştirilmiş, yaşanan ve yaşanacak her türlü acının sorumluluğunun orayı para uğruna satanlara kesildiği yere, Filistin’e, gidelim.
Dünyanın en büyük açık cezaevi Gazze‘ye gidelim.
Açık cezaevinin acısını Hanzala yaşarken edebiyatını çizgili pijamalarıyla yapan Schmuel’e gidelim.
Rotayı hiç bozmadan samimi olmayan müslümanların(!) üç beş gün hadi bilemedin birkaç ay yapacağı “Yahudi malı kullanma!!!” boykotuna gidelim ve yapılacak indirimle çıkarlarının peşine giden ve her şeyi satabilen Müslüman‘ı izleyelim.
İzleyelim çünkü izlemek bizim işimiz(!).
2 milyardan daha fazla olan Müslümanların 16 milyon Yahudi karşısında ne hale geldiğini izleyelim.
İşimiz izlemek…
16 milyonu 2 milyardan daha büyük yapan da zaten işte böyle öküz gibi izlemek.
Seyircisi olduğumuz bu vahşetten, gittiğimiz o yerlerden inandığımız dinin kitabında defalarca yazan “akıl etmek” fiiline sarılarak dönelim.
Sözün özü, Müslüman görünümlü Yahudi‘ye değil 250 gram dahi olsa özümüze dönelim.