Hayırlı bir iş için Adana’ya gitmek üzere yola çıkarken, Erzurum inanılmaz sıcaktı. Mevsim normallerinin üstünde bir sıcaklığı yaşayan Erzurum’da baktım, dereceler 31’i gösteriyordu. Güneş, alabildiğinde cömertti o gün. Türkiye’nin en fazla sıcaklık yaşadığı illerin başında gelen ve tan da Erzurum’un 31 olduğu bir zamanda ‘’ateş’’ gibi sandığımız Adana’da durum tam da farklıydı.
Erzurum 31 gösterirken, Adana 28’di! İnanılacak gibi değildi. Böyle bir şey herhalde 40 yılda bir yaşanırdı, o da bana rastgeliyordu. Zaten bu durumun sohbetini yaptığımızda Osmaniyeli arkadaşım Fatih Menderes Gedik, ‘’Soğuğu da beraberinde getirdin’’ tespitinde bulunuyordu. Aynen öyle. Anlaşılan soğukluk bize kardeş kalmış. Nereye gitsek, soğuğumuzu da beraberinde götürüyoruz.
Fırsata çevirmek buna derler..
Pandemi bereketi!
Erzurumlu TRT Halk Müziği sanatçılarından Nurullah Akçayır, yeni albümü ile huzurlarda.Sanat yaşamı boyunca 7 albüm çıkartan ve bu son albümü ile yeniden türküseverlerin karşısına çıkan Nurullah Akçayır, esasında pandemiyi fırsata çevirenlerden. Pandemi döneminde herkes evine kapanırken, o boş durmadı, Dikmen’de ki kendisine ait Name Stüdyosunu mesken tuttu. Aralarında 4 yeni parçanın da olduğu 15 parçadan oluşan bir albüm çıkartmayı başaran Akçayır’a, Esat Kabaklı, Selma Geçer, Nilgün Kızılcı, Prof.Dr. Erol Parlak, Reyhan Erinç, Esra Er Ekinci ve Yıldırım Budak gibi önemli sanatçılar da vokal ya da düet yaptılar. 30’a yakın saz sanatçısının da renk kattığı albüm hazırlığında Akçayır’ı eşi Tuğba Akçayır ile kızları Elif, İrenm ve Yağmur bir an olsun yalnız bırakmadılar. Tecrübeli sanatçı, bir çok parçasına klip de çekerken, her yöreden eserlerin olması da albümü daha da renkli kıldı. Azeri, Kerkük ve Aşık Veysel’den de eserlerin yeraldığı albüm satışı başlarken, türküseverler ve Nurullah Akçayır hayranları Erzurum’da sadece Vehip Atalay Kitapsarayı’ndan bu albümü satın alabilecekler.
O diş buraya gelecek!
SSK Hastanesi olarak da bilinen Palandöken Hastanesinin devre dışı bırakılırken burada yapılan işlemlerin diğer hastanelere aktarılması esnasında kuşkusuz bir çok sorun da yaşandı. Anlatacağım olay tam da böyle şeylerden biri. Emekli bir vatandaşımız, takma diş yaptırmak için Palandöken Hastanesi’nde diş yaptıran ve hatta ücretini de ödeyen bu vatandaşımız, ne varki aradan bir süre geçtikten sonra dişini alamadı.. Alamadı, çünkü parasını da ödediği halde o diş ortalıkta görünmüyordu. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde olması gerektiği söylenen dişlerine tüm aramalara rağmen ulaşamayan vatandaş, ne yapacağını şaşırdı. Ne kadar uğraşsa da dişlerini bulamayan vatandaş, gelecek olan müjdeli bir telefonu beklemeye koyuldu.’’O dişler buaraya gelecek’’ diyen vatandaş, gerekirse konuyu CİMER’e aktarmaktan çekinmeyeceğini de söylüyor. Sanıyorum bu diş olayı ne ilk ne de son olacak. Bunun yanısıra daha buna benzer çok sorunun da yaşandığı gerçek.
Seçmendir, ne derse yeridir!
İlk duyduğumda şaşırmış mıydım, hayır! Son derece doğal, olası bir şeydi. Hiç garip gelmedi. AK Partili bir Milletvekili, bayram sebebiyle memleketi Erzurum’dadır. Bayramı kendi ilinde geçirecektir. Bu milletvekili bayram içerisinde bir hasta arkadaşını ziyarete gelmiştir. Bu ziyaret esnasında bu milletvekilini seçmenlerinden biri telefonla aramıştır. Arayan Antalya’dan bir seçmendir. İlk başta bayram tebriği için açılan bu telefon, iş talebine dönüşmüştür. Bunda da şaşıracak bir şey yoktur. Hele bu işlere alışkın olan milletvekilinin buna şaşırması mümkün değildir. Ama bakın öyle bir gelişme oluyor ki, milletvekili şaşırmıyor ama en azından ben duyunca şaşırmasam da yadırgıyorum. Bu kadarına da pes doğrusu diyorum. . Karşıdaki telefonun ucundaki seçmen, tam telefonu kapatmak isterken, AK Parti bu vekilden bir şey istiyor. Ne istiyor diye soracak olursanız, söyleyeyim. Başka bir partilinin, İyi Parti Milletvekili Naci Cinisli’nin telefon numarasını istiyor. Onun da bayramını tebrik isteyeceğini belirtiyor, hem de pişkin pişkin. O açıdan başlıkta da onu kullandım. Seçmendir, ne derse yeridir! Bu benim son kararımdır!
Konuşan fotoğraf! Eğitim şart!
Bunun adı sarı kabus!
Şiirin rengi olsaydı mavi olurdu der bir şair. Başta Doğu Anadolu olmak üzere bir çok bölgede bu yıl etkisini hissettiren kuraklığın da illa ki bir rengi olmalıdır. Galiba kuraklığa yakışan renk de sarıdır. Tıpkı iki yıla yakındır başımızda olan korona belasının renginin kırmızı gösterildiği gibi kuraklığın da olsa olsa rengi sarı olurdu. Diğer bir ifadeyle sarı kabus! Özellikle de Erzurum, bu yıl ziraatta tam bir sarı rengi yaşıyor. Önümüzdeki yıl bölgede kıtlığı da gündeme getiren kuraklığın yüzde 80’ler seviyesine geldiği Erzurum’da devlet de bu durumu dikkatli gözle izliyor. Tarım Bakanlığı’nın İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinden kuraklığın çiftçiyi etkileme oranının saptamasını isterken, zor durumdaki bu çiftçiye destek yapılacağı bildirisinde bulunduğunu öğrendim. Zaten Erzurum’da ki tarım yetkilileri de kuraklık oranının yüksek olduğunu belirterek, mutlak surette yağışın olmamasından ötürü tarımın inanılmaz ölçüde etkileneceğine vurgu yaptılar.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kötü insanlara iyilik yapanlar, iyi insanlara kötülük yapmış olurlar! (Şadi Şirazi)
DUVARIN DİLİ : Ayakkabınıon kalleşi ayağı arkadan vurur!
