Üç dertli yürek oturmuş birbirine şu soruyu soruyor:
Biz neyimizi kaybettik?
Biri der ki; biz topraklarımızı kaybettik.
Diğeri der ki; biz sermayemizi kaybettik.
Üçüncüsü de der ki; biz aslımız olan ruhumuzu kaybettik.
Çünkü ruh giderse kardeşlik gider, dostluk gider, güzellik gider, huzur gider, gider de gider…
Biz huzurumuzu ve güzelliğimizi istiyorsak, ruhumuzu yeniden kazanmak zorundayız… Bu millet, bu ümmet ruhunu kaybetti. Kadavra kaldık kadavra…
Ne güzel anlatmış Hakk dostu bir âlim; bu günlerimizi sanki de yıllar öncesinden görmüş gibi, değil mi dostlar?
Bugün her şeyin içini boşalttık. Vatan, memleket sevgisini, şehitliğin kutsiyetini ve örtünmenin manasını unuttuk…
Kısaca biz neleri kaybetmedik ki?
Biz, bize ait olan değerlerimizi kaybettik. Hepsi dünya için bir lokma ekmek için ve insanların “ne güzel olmuş” deyip, alkışlaması için…
Daha birkaç gün önce yaygın ve yerel medyada yayınlanan iki farklı haber, Alvarlı Efe Hazretleri’nin “Kilid-i Mülki İslam’ın” diyerek Mevla’ya emanet ettiği Erzurum için adeta “nereye gidiyor?” dedirtti bizlere.
Narmanlı Camii avlusunda şehidimizin cenazesindeki protokol ayıbının yüreklerimizi sızlattığı yetmezmiş gibi, aynı gün manşetlerde gördüğümüz ehram (ihram) haberi içimizi acıttı, yüreğimizi kanattı.
O ihram ki, asırlardır Nene Hatunların namahremden korunduğu şerefli örtüsü; şimdi ise baldırı çıplak mankenlerin tanıttığı ekonomik meta olan bir bez parçasına dönüştürülmüş.
Gerekçe de şu:
Güya Erzurumlu kadınlar dış giyimlerinde yenilikçi olmayı tercih ediyorlarmış da, ehramı sadece yaşlılar giyiyormuş da, ehram kullanımı azalmış da, meğer bunun önüne geçmek içinmiş!
Daha modern bir tasarımla daha doğrusu mini etek şekliyle Erzurum ehramı dünyaya açılacakmış!
Yerin dibine girsin sizin açılımınız!
Dokunmayın kutsallarımıza!
Böyle tanıtacaksanız analarımızın şerefli örtüsünü, eksik olsun, tanıtmayın kardeşim!
Sizin bu yaptığınıza ne derler, biliyor musunuz?
“Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” ve ona da zaten biz müsaade etmeyiz.
Çekin ellerinizi mahremimizden!
Kemiklerini sızlatmayın ecdadımızın!
Buradan Aziziye Belediye Başkan M. Cevdet Orhan’a sesleniyorum.
Sayın Başkan!
Siz ki ismi ile müsemma Aziz bir belediyenin başındasınız. Şahsınız ve partiniz yıllardır mütedeyyin bir çizgide yaşayan insanların ilgisini görmüş ve de kutsallara her daim sahip çıkmış siyasi bir yapıya mensupsunuz.
Öyle zannediyorum ki, ilçenizde yüzlerce kızımıza istihdam sağladığınız kurslarda önceki yıllarda el emeği-göz nuru ile aslı korunarak dokunan ehramın bu şekilde tanıtılmasından bihabersiniz.
Öyle olmasa eminim buna siz de müsaade etmezdiniz.
Sayın Başkan!
Allah için bu utanca dur deyiniz!
Yoksa yarın Ruz-i Mahşer’de Nene Hatunların iki eli sizin de yakanızda olur!
Bizden söylemesi…