Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

“HAFIZI-I KÜTÜP” ERZURUMLU İSMAİL SAİB SENCER655 defa okundu

, kategorisinde, 30 Ara 2019 - 11:44 tarihinde yayınlandı
“HAFIZI-I KÜTÜP” ERZURUMLU İSMAİL SAİB SENCER
Bilim ve teknolojinin aklın sınırlarını zorladığı bir çağdayız. Bugün teknolojinin insan hayatına sunduğu olağanüstü gelişmeleri yarım asır önce hayata veda
etmiş bir insanın algılaması ve kabul etmesi hayal bile edilemez.
Bu gelişmeler neticesinde dünyanın neresinde olursa olsun akıllı telefon ve bilgisayar marifetiyle her türlü bilgiye ulaşmak artık saniyeler içinde olmaktadır
Bilgisayarın hayatımıza girmediği devirlerde bu fonksiyon, olağanüstü
yeteneklerle sahip, parlak zekâlı insanlar tarafından yapılmaktaydı.
O günlerde dünya üzerinde bir elin parmakları kadar az olan bu şahsiyetlerden
biri de Erzurumlu İsmail Saib Sencer’dir.
Doğu ve batıya ait on binlerce kitabı hafızasında tutmasıyla tanınan Erzurumlu
İsmail Saib Sencer, yerli ve yabancılar arasında “Ayaklı Kütüphane” olarak ün yapmış kendisine bu özelliğinden dolayı “Fıhrist-i Ulum”, “Canlı Bibliyoğrafya”, “Çağının Câhizi”, “Hatif-i ilm” ve ”İlim müştaklarının Allâmesi” gibi unvanlar verilmiştir.
1873 yılında Erzurum’da Kasımpaşa Mahallesi’nde doğan İsmail Saib Sencer,
küçük yaşta İstanbul’a gitmiş, Koca Mustafa Paşa AskerÎ Rüştiyesini bitirmiş, daha
sonra dinî ilimlere ilgi duymuş ve Arapkirli Abbas Şükrü Efendi ile Rizeli Hacı
Ferhad Efendi’den icazet almıştır. İnsan anatomisine merakı yüzünden tıp ilmine
merak salan İsmail Saib Sencer, Eczacılık Mektebi’ne yazılmış, üç yılda Hukuk Mektebi’ne devam etmiştir. Bitmek ve tükenmek bilmeyen okuma ve öğrenme
arzusuyla yanıp tutuşan İsmail Saib Sencer’in hayat felsefesinde diplomaya ulaşmak
değil, bilgiye ulaşmak duygusu hep ön planda olmuştur. Her türlü canlıya saygı duyan ve bu özelliğini beslediği onlarca kediyle yansıtan İsmail Saib Sencer, yabancılar tarafından “O bizim Kâbe’mizdi” diye sahiplenilmiştir.
Kitap tutkunlarının, kütüphane sevdalılarının ve yeryüzün de mumla adam
arayanların farkında olduğu hemşerimiz İsmail Saib Sencer’i rahmetli Abdulbaki Gölpınarlı “Ali kadar mümin, Hüseyin kadar iradeli ve mütevekkil, Gazali ve
Hâce Nasîreddin kadar mütekellim, Fahri Razi kadar müfessir, Buhari ve Küleyni
kadar muhaddis, İbn Sina kadar hekim, Şeyh-i Ekber kadar âlim, Mevlâna kadar
âşık ve arif, Hacı Bayram kadar vâkıf, Kınalızade kadar zifünûn bir zat tasarrufuna
hacet yok.” diye tanımlamaktadır. Mütevazi bir hayat sürmesi, evlenmemesi, kütüphanenin sıraları üzerinde yatması, dünyalık peşinde koşmaması, şan ve şöhretten uzak olması, ilme ve bilgiye olan âşkı onun hayat felsefesini yansıtması açısından önemli bir ayrıntıdır.
Mükemmel derecede Arapça’ya hakim olan, Farsça, Fransızca ve Almanca’yı da
çok iyi bilen İsmail Saib Sencer’in, Grekçe ve Latince’yi de kavradığı söylenir. Kırk yıl Beyazıt Kütüphanesi’nin müdürlüğünü yapan ve eşsiz bilgisini müderrislik yapmakla da değerlendiren bu güzel insan, emekli olduktan sonra kalan ömrünü kendisine tahsis edilen bir ilkokulun odasında sefalet içerisinde geçirmiş ve 1940 yılında vefat etmiştir.
Vefatı sırasında yanında olan Abdulbaki Gölpınarlı’nın gözlerini kapatıp, ayaklarını
öperek, Yasin-i Şerif okuduğu hemşerimiz İsmail Saib Sencer, Bâyazıd Camii’nde
ikindi namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından kalabalık bir cemaat
tarafından Merkez Efendi haziresinde vatan-i aslisine teslim edilmiştir.
Hatırlanacağı üzere kubbede hoş sâda bırakan, yaşam tarzlarıyla insanlığa örnek
olan müstesna şahsiyetlerin isimleri okul, kütüphane, hastane, tiyatro, kültür ve
sanat merkezi, cadde, sokak gibi yerlere verilerek yaşatılmaktadır.
Ünlü şahsiyetlere ve onların hatıralarına saygıyı ifade eden bu yaklaşımlar
ahde vefanın da güzel bir örneğidir.
Konuyla ilgili olarak İsmail Saib Sencer isminin şehrimizde inşaatı bitmek üzere
olan İl Halk Kütüphanesine verilmesi çok yerinde bir karar olmuş ve tüm Erzurumluları ziyadesiyle mutlu kılmıştır.
Avrupalı alimler tarafından dahi yakından tanınan İsmail Saib Sencer, ne yazık ki
kitapseverler dışında pek bilinmemekte, hatta memleketi Erzurum’da da yeterince
tanımamaktadır.
Gösterilen bu vefa dolayısıyla İsmail Saib Sencer isminin daha da tanınacağına
ve bilineceğine inanıyor, bu isabetli kararı alan yetkilileri en kalbî duygularımla
tebrik edip şükranlarımı sunuyorum. Makamı cennet, ruhu şad olsun
Kaynakça: Demirayak Kadir, İsmail Saib Sencer, Erzurum’un Yüzleri, Atatürk
Üniversitesi, Erzurum, 2015
Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ