Bugüne kadar çok sürpriz kararla karşılaşmıştım ama galiba böylesine ilk defa rastlıyorum.
Muzaffer Bilazer’in teknik direktör olması sadece sürpriz değil, ‘sürpriz oğlu sürpriz’ oldu!
Yeni sezonda büyük hedefleri olan bir kulüpte hiçbir teknik direktör deneyimi olmayan, sırf Erzurumspor’un efsane futbolcularından diye birinin takımın başına getirilmesi çok garip.
İlk başlarda ‘şaka’ gibi gelen ama hiç de öyle olmayan, Metin Diyadin ile Bayram Bektaş yerine bu tercih niye kullanıldı, kaç gündür anlamaya çalışıyorum.
Ve galiba da adım gibi eminim, uzun süre anlamayacak, ya da anlamakta hep zorluk çekeceğim!
***
Muzaffer Bilazer, benim de yakından tanıdığım, sayısız maçını izlediğim, skora etkisi olan attığı goller ve yaptığı asistlerle mavi-beyazlı takımda fark yaratan oyuncuların başında gelir.
Sadi Tekelioğlu’nun gözdelerindendi.
Erzurum’a ilk süper ligi yaşatan o efsane kadrodan Coşkun’dan sonra en fazla transferi ile kulübüne para kazandıran da bir oyuncudur.
Eğitimi sebebiyle de oynadığı dönemden sonra Erzurum ile irtibatını koparmayan, bu şehirle bağ kuran, her fırsatta da burada teknik adamlık yapmayı hedeflediğini saklamayan biridir.
Bir çok iç ve dış saha maçlarında da tribünde olmuş, Erzurum sevgisini göstermiştir.
Buraya kadar herşey tamam.
Ama bir dakika..
Her karşılaşmamızda bana karşı en küçük saygısızlığını görmediğim, efendi kişiliği ile tanıdığım Muzafferhiç ama hiç kusura bakmasın.
Ala-verem olmadığı gibi herhangi bir nedenle hasımlığımın da olmadığı bu Muzaffer’in hem de böylesi bir dönemde Erzurum’a teknik direktör yapılması her şeyden önce ‘risk’tir.
Böyle bir karar sadece risk değil, bal gibi de ‘lüks’tür!
Ekonomik sebepler gösterilse dahi Muzaffer’in teknik patronu yapılması geçerli bir neden olamaz.
Belki ilerisinde iyi bir teknik adam olarak futbol dünyasında söz sahibi olacak Muzaffer için bir sıçrama yapması gerekebilir ama bunun yerinin hele de şu an için Erzurumspor olması gerektiğini kim, hangi hakla düşünüyor?
Yarın olası bir başarısızlık halinde sil baştan yapılmasının bedelinin ödenmesi öyle kolay mı sanılıyor?
***
Esasında elbette ki alınmış bir karar karşısında fazla da yorum yapmanın, aleyhte cümleler kurmanın, ya da ne bileyim, tabiri caizse henüz doğmamış çocuğa don bilmenin, çiçeği burnundaki teknik adamın hevesini şimdiden kırmanın anlamı yok, başarı dileyip çıkalım işin içinden.
Aha da ben de öyle yapıyor, alınan kararın her iki başa hayırlı olmasını diliyor, sizlere iyi haftalar diliyorum..
—