Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

İKİ TORBA MISIR…455 defa okundu

, kategorisinde, 08 Oca 2019 - 11:00 tarihinde yayınlandı
İKİ TORBA MISIR…

Ofisteyiz…

Erzurum gündemine dair ne yazsak acaba diye düşünürken, kapının sesiyle irkildik birden…

5-6 yaşlarında bir çocuktu gelen; kucağında da küçücük iki torbaya doldurulmuş patlamış mısır…

“1 Lira” dedi, yarım yamalak Türkçesiyle…

Afgan bir ailenin çocuğu olduğunu sonradan öğrendiğimiz bu yavru, kucağındaki poşetlerden birisini arkadaşımıza uzattı…

O el geri çevrilemezdi elbette; arkadaşımız da cebinden çıkardığı 1 lirayı bu çocuğa verdi…

“Allah razı olsun” dedi yavrucak…

Elinde kalan bir poşet mısırla ofisten ayrılırken, bu kez değerli meslektaşım Ramazan Karataş girdi devreye: 

“Sana mısır ısmarlayabilir miyim? Yani elinde kalan mısırın ücretini ben ödeyeceğim, fakat onu sen yiyeceksin” dedi…

Çocuk, kucağındaki mısır dolu poşeti sıkıca bastırdı göğsüne ve “olmaz!” dedi…

“İstemem!”

“Hayır!”

Israr etti Ramazan ama nafile… Kabul etmedi; Ramazan’ın kendisine ısmarlamak istediği mısırı bile… 

O an öylesine tarifsiz duygular yaşadık ki; bakışlarımız bile onlarca cümleyi birkaç saniyeye sığdırdı adeta…

Helal olsun be çocuk!

Sana helal olsun!

Sen ki; ücretini ödemek kaydıyla da olsa sana mısır ısmarlanmasını zul kabul ettin kendine…

Sen ki; emeksiz bir yemeğe abanmaktan alıkoydun kendini…

Sen ki; o küçücük yüreğinle kalbimizi titrettin ya, helal olsun!

Senin gibi bir evlat ancak alnından öpülürdü…

Nitekim biz de öyle yaptık…

Ve tertemiz alnından öptük bu yavruyu…

*

Adı Muhammed’miş…

Mısırlarını satmış olmanın verdiği tebessümle ayrılırken ofisten, Ramazan kardeşimiz de peşi sıra gitmiş meğerse…

Takip etmiş…

Muhammed’in ofisimizin bulunduğu pasajda amcasıyla birlikte mısır sattığını görünce, yanına gitmiş ve konuşmuş…

“Ne güzel bir evlat yetiştirmişsiniz… Mısır ısmarlayalım dedik, kabul etmedi… Harçlık verelim dedik, yine kabul etmedi… Böyle bir çocukla ne kadar övünseniz, azdır” demiş…

İhtimal ki, söylediklerini tam olarak anlamamış amcası ama o da yarım yamalak Türkçesiyle mukabele etmiş Ramazan’a:

“Allah sizden razı olsun” demiş…

Amin…

Allah hepimizden razı olsun…

Ve fakat Hüda ki, o minik yavrucaktan bin kere razı olsun…

Zira…

Utanmanın…

Ar etmenin…

Emeğin…

Çalışıp hak etmenin ve hak ederek yemenin…

Ve dahi onurlu ve gururlu olmanın ne kadar büyük bir servet olduğunu yeniden hatırlattı bizlere…

Küçücük iki torba mısırla hem de…

Ve o küçük yavru var ya o küçük yavru…

Göğsüne sıkıştırdığı mısır dolu torbalarda “kaybettiklerimizi” taşıyormuş meğerse…

Yenigün

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ