Erzurum’un tarihi ve kültürel kimliği çok kadim dönemlerden süzülerek bugünlere gelmiştir. Bu tecrübe acılarla, yokluklarla, gözyaşları ile olduğu kadar, kahramanlıklar ve varolma mücadeleleri ile yoğrulmuştur.
Saltuklularla başlayıp, İlhanlılarla ileri seviyede devam eden ilmi ve kültürel iklim, sadece Erzurum’u değil, çevre yerleşim merkezlerini de etkilemiştir. Konumu itibariyle Erzurum,ticari ilmi ve kültürel bir kavşakta bulunması,şehrin bu kimliğe malik olmasının da önemli sebeplerindendir.
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde, Erzurum’un tarihi misyonu, şehrin ekonomik ve sosyal durumu nerelerden ve hangi badirelerden bugünlere geldiği ile ilgili bilgiler yazımızın sınırlarını aşan ve bu mahdut yazıda değinemeyeceğimiz, biraz da bizi aşabilecek mevzulardır.
Girizgâhın esası, yaşadığımız şehrin sıradan olmadığına matuftur. Köklü bir maziye, tarihi ve kültürel bir mirasa sahip Erzurum’un; D.Anadolu bölgesinde etrafı dağlarla çevrili,karasal iklimi olan,tarım ve hayvancılığın yapıldığı…diye devam eden bir şehir tanımının çok ötesinde bir anlamı olduğuna dairdir.
Geçen hafta bazı yerel basın yayın organlarında geçen haberde, kıymetli Muammer CİNDİLLİ ağabeyinin, yapılan mütevazı bir toplantıdaki nihayet konuşmasında, “ Erzurum’da kalmanın önem ve gerekliliğini” ihtiva eden konuşmasını okudum ve izledim. Her platformda Erzurum’un menfaatlerini, bu şehrin önemini ve burada ısrarla yaşama iradesini ön plana çıkaran düşüncelerine şahidiz. Kendisinin bu minvaldeki duruş ve hassasiyeti takdire şayandır.
Bu konuşmayı haberin videosundan dinledikten sonra, bu önemli çağrının somut birtakım girişim ve faaliyetlerle desteklenip, bir farkındalığa da dönüşmesi gerektiğini düşündüm. Ve bir teklifle mukabele etmek istedim…
Şöyle ki,
Mukaddes inancımızda ibadet-amel-ihlas ekseninde “ Niyet amelden üstündür” diye bir ilke vardır. Lâkin insana, mekâna ya da ülkeye dair fikir ve düşüncelerde kuvveden fiile geçmek aslolandır diye bir fikir yürütürsem yanlış olmaz kanaatindeyim. Muammer Abi’nin bu çağrısına destek amaçlı düşüncem ve teklifim:” Önce Erzurum’dan göçün nedenlerinin araştırılması, (memuriyet ve bir kısım mücbir sebepler hariç) kategorize edilmesi ve bu düzlemde de Valilik,üniversite,belediyeler,ETSO, gibi teşekküller ve STK ların da içinde bulunduğu bir komisyon oluşturulmalıdır. Bu komisyon, araştırılması yapılan göç sebeplerini belirledikten sonra,” Erzurum’dan göçü önleme ve Erzurum’da yaşama iradesi”nin ekonomik ve sosyal reçetesi hazırlanmalıdır. Elbette ki bu reçetenin destek ve takipçileri de seçilmiş siyasi temsilciler olmalıdır.”
Ekonomik darboğazın, sosyal ve kültürel değişimin, Erzurumluluk aidiyetinin öğütülmesinin önüne geçecek somut adımların adeta bir acil eylem planına dönüştürülmesi gerekmektedir. Yoksa iktisadi alan başta olmak üzere her alanda bir gerileme grafiğini durdurmak güçleşmekte ve buna bağlı olarak ta, bu şehrin insanını burada tutmanın daha da zor olduğunu görmekteyiz.
Emekliliği dolmak üzere olan tanıdıklarınızın emeklilik sonrasına dair düşünceleri ile ilgili mini bir anket yaparsanız, bu durumu net bir şekilde gözlemlemiş olursunuz.
Velhasıl, Türk ve İslâm dünyasının geleceği ve umudu aziz vatanımız Türkiye’dir. Vatan içinde vatan telakkimiz de Erzurum’dur.