Yapanlar kimdir, tanımam etmem. Bir alıp veremediğim yok, olmaz da. Kaldı ki  böylesi bir dönemde turizm amaçlı bir yatırım yapmalarından ötürü müteşebbisleri kutlarım da. Ama bu konuda kurulacak hangi cümle olursa olsun, bu yatırımın hangi nimetlerden yararlanılacağı konusunda ne kadar sunum yapılsa, brifing verilse, çalıştay da yapılsa Palandöken’in o girişinde yaptırılan otelin yeri yanlış. Hatta yanlış değil, yanlış oğlu yanlış.

Erzurum için geceli-gündüzlü mesai harcayan, bu uğurda ekstradan yoğun mesai sarfeden  sayın Valimizin dün otel ile ilgili açıklamalarını da dinledim, düşüncem hiç değişmedi. Dünyanın her yerinde böylesi bir turizm odaklı otele elbette ki kimse karşı çıkmaz ama yeri konusunda inanıyorum ki herkes mutabık kalacaktır. Yeri şu veya bu kişilerin sorumluluğunda belirlenmiştir, onu da bilmem ama bildiğim yeri hoş olmamıştır. Böylesine önemli bir turizm bölgesinde yola sıfır otel yapılmasına izin vermek de yapmak kadar yanlış olmuştur. Belki iş işten geçmiştir şu an için. Yapacak bir şey yok da denilebilir. Buna zaten şaşırmam da. Ama hiç değilse o bölgede ikinci otel yapılacakmış, yer konusunda artık hassas olunması gerekir. Aynı yanlışta tekrara düşülmemelidir. Bu benim son kararımdır, nokta.

Alkışlar onlara gelsin!

Genelde eleştirisel bakılan, olumsuz konular okuyucuya daha çok cazip gelir. İçinde methiyeler barındıran, süslü cümleler kurulan haber ve yazılar çok tutmaz tabiiki. Ama hayatın bir gerçeğidir, çirkin kadar güzel de haberdir ve bir şekilde bunun da belli bir çerçevede ele, kaleme alınması gerekir. Erzurum’un çok önemli firmalarından olan ve artık kurumsal bir kimliğe kavuşan Kar spor Şirketi, buna bir örnektir. O kadar doğru ve güzel işler yapıyorlar ki, sevinmemek, gurur duymamak ve de bunu kaleme almamak ayıp olur. Kaldı ki hele de o şirket sahasında artık bir numaraysa. Onca devin arasında marka haline gelmek, tek tabanca olmak her türlü övgüyü hakeden bir şey olmalı. Tıpkı Aşkale Çimento ile övündüğümüz gibi müstesna bir örnekse bu!

İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin bir çok ilinde mağazası bulunan Kar spor, özellikle outdoor ve kayak malzemesi alanında lider. Son 3 yıldır bu sahada liderliğini sürdüren 37 yıllık bu Erzurum firması, 3 gün sonra da Kayseri’de mağaza açıyor. 2 AS adını verdikleri bir marka ile kendi üretimini kendi yapan, satıştaki diğer ürünlerini ithal eden firma Erzurum’un gururu oldu. Selami, Selim, Arif, Atakan Alaftargil kardeşlerin ortağı olduğu firma kayak malzemesi denince ilk akla gelen firma olmayı başardı. Arif ve Atakan, hem milli olmuş hem de olimpiyata gitmiş kayakçılar. Sporun içinden geliyorlar zaten. Allah başarılarını daim etsin. Kamp malzemesi üretimi için de kolları sıvayan ve her biri de kayakta markla olan Alaftargil kardeşler büyüdükçe Erzurum da büyüyecek ve o gururu hep taşıyacak.. O yüzden de alkışlarımız onlara gelsin..

Cağ kebabı gözüne niye battı ağabey?

Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’nde artık ‘az sayıda’ okuduğum yazarlardan biridir. Kuşkusuz Türk basınının önemli ismidir. Hürriyet’te Genel Yayın yönetmeni olduğu dönem bir tren yolculuğu ile geldiği Erzurum’da tanışmış, sohbet etmişliğim olan da bir kişidir. Yazı dilini beğendiğim kalemlerden biri olan Özkök’ün hemen hemen her konuda yazdığı yazıları büyük bir beğeni ile okuduğum gibi entelektüel birikimi sayesinde de sadece okutan değil, okuyucularına öğreticiliği de vardır. Kuşkusuz her yazar yazdığı yazılardan ötürü güzel mesajlar aldığı gibi eleştirisel, bazen hakaretamiz tenkitlerden de nasibini alır. Özkök de her ikisi ile de muhatap bir yazardır. Geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazı vardı, hep beğendiğim, takdir ettiğim, hatta imrendiğim adama yakıştıramadım. ‘’Benim fikriyatım iktidarda olsaydı’’ başlıklı ilginç analiz yazısında fikriyatının iktidarda olması halinde olmasını istediği şeyleri sıralamış. Hiç arzu etmediği şeylerden birisinin de cağ kebabı olduğuna dikkat çekmiş Ertuğrul usta. ‘’Gri renk yasak… Restoranda tandır isteyene tuhaf tuhaf bakılıyor… Hele hele cağ kebabı isteyene kapı gösteriliyor..’’ cümlesini hiç mi hiç tutmadım. Anlaşılan cağ kebabı hayatında hiç olmamış. Belli ki tatmış ama tutmamış! Nihayetinde cağ kebabı da bir şekilde farklı tadı olan bir kebap ve özellikle Erzurum’un markalarından. Aralarında gastronomi uzmanları ve ünlü gurmelerin de bir tattı mı bir daha yemek istediği cağ kebabını bu kadar horlamasını hoş göremedim işte.

Ha denizi görmemişsin, ha o kuleye çıkmamışsın!

İstanbul gibi her yanı denişler ile kaplı bir şehirde orada yaşıyor olmalarına rağmen henüz denizi görmemiş olanların bulunması elbette insana garip geliyor. Kuşkusuz İstanbul’da yaşayıp da denizi görmeyenlere benzetirim ben Erzurum’da yaşayıp da mesela tabyaları görmemiş, kongre salonuna girmemiş, saat kulesine hayatında hiç çıkmamış insanları.. Tabyaları, kongre salonunu görmüşlüğüm çok ama ben hayatımda ilk defa yeni çıktım saat kulesine ve hep gördüğüm bir eksiklikti. İçim içimi yerdi hep. Kurtuldum o duygudan. Ben gibi çoğu kişi de her daim gördüğü o saat kulesine çıkmamıştır. Yanından defalarca geçmesine rağmen merak edip bir tırmanmamıştır o basamakları, izlememiştir kuşbakışı Erzurum’u. Murat Ertaş hocam ve arkadaşım Dilaver Canlar ile çıktığım bu tarihi saat kulesinde farklı duygular yaşadım elbette. Çıkmasaydım çatlardım valla. Bir çok tarihi hadiseye tanıklık eden bir mekanda bulunuyor olmanın tadı, farkı müthiş. Çıkmayanlar bir çıkmalı, bilmeyenler bir bilsin istedim…

 Efeler diyarında bir Dadaş daha!

 Aliağa Kaymakamı olan Erzurumlu Ömer Karaman’dan sonra bir dadaş daha İzmir’e kaymakam olarak atandı. Diyanet İşleri eski Başkanı hemşehrimiz Mehmet Nuri Yılmaz’ın oğlu Fatih Yılmaz, İzmir’in Menemen ilçesi kaymakamı oldu. Tıpkı Ömer Karaman gibi kaymakamlıkta tecrübeli Fatih Yılmaz da Valilik bekliyordu ama olmadı. Son kararname ile Yılmaz İzmir Menemen’e kaymakam olarak atanınca, Valilik beklentisi de bir başka bahara kaldı. 1973 doğumlu kaymakam Fatih Yılmaz görevine başladı. Bu dönemde Aliağa kaymakamı Ömer Karaman ile birlikte o da İzmir’de mesai yapacak. Hemşehrimiz Fatih Yılmaz 1973 yılında Erzurum Merkez’de doğdu. 1999 yılında mesleğe başladı. Sırasıyla Eskişehir, Konya ve Çankırı illerinde Kaymakam Refikliği yaptı. 2001 yılında kura çekerek Antalya İbradı Kaymakamı olarak göreve başladı, akabinde Artvin Şavşat Kaymakamlığı, Artvin Vali Yardımcılığı, Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amirliği, Kırklareli Demirköy Kaymakamlığı, Konya Yunak Kaymakamlığı, Çankırı Vali Yardımcılığı ve Kırıkkale Yahşihan Kaymakamlığı görevlerinde bulundu.

Karaman’a ziyaret..
Menemen Kaymakamı Fatih Yılmaz’ın babası Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, oğluna hayırlı olsun ziyareti için Ankara’dan İzmir’e giderken, eski bir tanıdığı olan Erzurumlu hemşehrisi Aliağa kaymakamı Ömer Karaman’ı da unutmadı. Karaman’ı Aliağa’da ziyaret eden Mehmet Nuri Yılmaz hocanın bu ziyaretinde kuşkusuz en çok konuşulan konulardan biri de Erzurum oldu.

—

TUTTUĞUM BABA SÖZLER :  İnsan yalnızlığı en çok yanındaymış gibi davrananlardan öğrenir!

DUVARIN DİLİ :  Sen Leyla kadar sevseydin ben Mecnun’u utandırmasını bilirdim!