Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

RENKSİZLİĞİMİZ YOKSULLUK KÜLTÜRÜYDÜ824 defa okundu

, kategorisinde, 13 Kas 2021 - 16:48 tarihinde yayınlandı
RENKSİZLİĞİMİZ YOKSULLUK KÜLTÜRÜYDÜ
BELKİ İÇSELLEŞTİRİLMİŞ BELKİ NORMLAŞTIRILMIŞ TEVÂZU
Çocukluğumuzda annelerimizin, ablalarımızın, nenelerimizin ellerinde ördükleri kazak, hırka, süveter, kaşkol ve bereler kıyafetimizin önemli parçalarıydı. Hazır giyim kültürümüz gelişmemişti; yahut fukaralık maniydi hazıra. Bu kıyafetlerde bilhassa silik/soluk renkler tercih edilirdi:
Açık yeşil, açık kahve, bej, pembe, mavi..
Tez kirlenir diye “beyaz” neredeyse yoktu hiçbir kıyafetimizde… Bazen de eskiyen, sökülen örgülerin (çorap, süveter, hırka, kazak) iplikleri birleştirilir yepyeni kazaklar örülürdü. Bir düğümde birkaç renk.. Elde bir kazak çıkaracak kadar iplik olmayınca böyle yapılır, parça iplikler geri dönüştürülür, değerlendirilirdi. Ekleme ipliklerle ortaya alaca bir örgü çıkardı. Bir süveter iki renkse muhtemelen tek başına bir süvetere yetmeyen iki veya daha çok çile ipliğin dayanışmasıdır o. Velhasıl eski hayatımızda israf diye bir şey yoktu.
Fukara semtlerden zengin semtlere gidildikçe çocukların sırtında yine örgü; ama daha doygun, koyu ve cesur renkler göze çarpardı. Fukara semtlerde kıyafetlerdeki renksizliği, sosyal hayat karşısındaki iddiasızlık ve çekingenlikle açıklayabilirim. Öyle ki bize yeni ayakkabı, elbise alındığında onları o ilk gıcır gıcır ve parlak halleriyle giymeye utanırdık. Çünkü parlak renkleriyle çok cesurca “ben” diyordu kıyafet. Bizse yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, tutum ve davranışlarımızla hayatın her alanında ortalamanın dışına çıkmaya hayâ ediyorduk.
Biz ara renklerin dünyasıydık… Büyüklerimizin prototipiydik: Görünüşte birbirine benzeyen, renksiz ve soluk; içi birbirinden renkli, zengin ve cins çocuklar…Zahirde fukara; lâkin batında çok çok zengin ve renkli insanların, ailelerin, komşuların elinde büyüyen…
Müşterek hayatta özün mahremiyeti önemliydi ve herkes birbirine derinden saygılıydı. İç dünyalarındaki farklılık dış dünyaya terbiye edilmiş haliyle, tevâzuyla yansıyordu, moral ve değer olarak adeta birbirine kenetlenmiş tek vücut olmuşlardı.
Lâkin ne fukara ne zengin semtlerde gördüğüm renk cümbüşü ve uyumunu babamın Almanya’dan getirdiği kıyafetlerde görürdüm. Elbiselerimizden anlaşılırdı ki, babamız Almancı ve biz babamın Almanya’dan getirdiği kıyafetleri giymeye uzun süre cesaret edemezdik.
Bilhassa “sarı, yeşil, lacivert” Alman çocuk kıyafetlerinde yan yana sıkça kullanılırdı. En koyusundan ve parlağından “Sarı kırmızı lacivert” birlikteliği de öyle. Yeşilin her tonu yan yana iç içe kullanılırdı. Koyu yeşil, yaprak yeşili, zümrüt yeşili… Ya kahverengi? Öyle soluk tonundan değil, en acısından kahverengiyi ben Alman kıyafetlerinde tanıdım. Acı kahvenin yanına açık kahve uyardı meselâ… Acı kahve ve kombinleri daha çok büyüklerin kıyafetlerinde olurdu.
Bizim fukara mahallelerde açık pembe-bej kızlara, mavi ve bej erkeklere, arada mor renk, açık kahve tek başına.. Genellikle tek renk, zincir ve saç örgüsü örnekleriyle… Örgülerin desenlerinde bile ortalamanın, normun dışına pek çıkılmazdı. Ama Alman kıyafetleri dümdüzdü ve desenler renklerle verilirdi.
İşte ey yeni nesil!
Biz eskiden su içerdik testiden…
Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ