Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

SAVAŞ AY VE ERZURUM431 defa okundu

, kategorisinde, 16 Ara 2019 - 11:14 tarihinde yayınlandı
SAVAŞ AY VE ERZURUM
Kuşaktan kuşağa aktarılan efsaneler, sözlü kültürümüzün en yaygın örneklerinden
olup Anadolu’nun her yöresinde farklı şekillerde anlatılmaktadır.
Efsanelerin temelinde topluma ders verme gibi bir takım mesajlar vardır.
Yaygın olan efsaneler içerisinde en göze batanlar ise taş kesilme efsaneleridir.
Bu efsaneler, sözlü anlatımla “taş kesilme” şeklinde somutlaştırılmaktadır.
Erzurum ve havalisinde taş kesilme efsaneleri bir hayli yaygındır ve bu efsanelerdeki genel tema; ejder, çoban ve sürü üzerine kurgulanmıştır.
Hınıs’ın Kız Musa köyünde, Köprüköy’deki Çoban Dede’de, Olur’un Ürek ve
Aspires düzlüğünde taş kesilme efsaneleri anlatılmaktadır.
Abdurrahman Gazi Türbesi’nin yukarısında ejderhaya benzeyen taş parçaları için bir
taş kesilme efsanesi vardır.
Çocuk yaşlarımızda gittiğimiz Abdurrahman Gazi Türbesi’nde ejdere benzetilen bir taş yığınını bize gösterdiklerinde bir hayli korkar bu canavarın canlanıp bizi yiyeceği endişesine kapılırdık.
Uzun yıllar önce şehrin kanaat önderlerinde Abdulgafur Has Hoca’dan (Efe) bir
taş kesilme efsanesini dinlemiştim.
Gafur Hoca ile geçmişe dayanan özel bir hukukumuz vardı. Kendisi Tufanç köyünde oturmasına rağmen bazen dostlarını Çat’a bağlı Babaderesi köyünde ağırlardı.
Hoca Efendi’nin kendi köyü olan Babaderesi’ne gittiğimizde hoş sohbetler eşliğinde fevkalade güzel ağırlanırdık.
İşte böyle bir misafirlik anında köy mezarlığında at, ok, yay, koyun, testi gibi motifler bulunan mezar taşları dikkatimizi çekmişti.
Geçmişe ait belge niteliğinde olan bu mezar taşlarının kültürel bir miras olduğu
üzerine konuşmuştuk.
Gafur Hoca, bu mezar taşlarının Akkoyunlu’lardan kaldığını, etrafta buna benzer
çok sayıda taşın bulunduğunu anlatıp, sözü Kurbanlı köyü ile Başköy arasındaki efsaneye getirmişti.
Gafur Hoca, sürülerini otlatan bir çobanın ikindi vaktinde Aktaş mevkiine geldiğinde karşısında bir ejderha gördüğünü, bunun üzerine korkup Allah’a yakarışta
bulunduğunu, duasının kabul olup, ejderhanın taş kesildiğini anlatmış, biz de bu efsaneyi ilk kez duymuştuk.
Efsaneye göre çoban, Allah’a ejderhayı taş kesmesi için yalvarır ve duasının
kabul edilmesi halinde yedi tane kurban keseceği vaadinde bulunur..
Çobanın duası kabul olur ve ejderha taş kesilir. Köyüne dönen çoban zamanla
Allah’a vermiş olduğu sözü unutur. Bir ara aklına, verdiği söz gelir. Kurban adamaktansa kafasındaki yedi tane biti parmakları arasında ezer ve sözünü
yerine getirdiğini zanneder.
Bu olaydan sonra Allah, çobanı ve sürüsünü taş keserek cezalandırır.
Efsaneye göre bu bölgede, hem ejderin hem de çoban ve sürüsünün taş kesilmiş olduğuna ve orada bulunan taş kümelerinin de bu olayı yansıttığına inanılır.
O günlerde bu taş kesilme efsanesinin yaşandığı bölgeye gitmek istedikse de yaşanan terör olayları yüzünden bu düşüncemizi gerçekleştiremedik.
Yıllar sonra dönemin ünlü gazetecisi Savaş Ay bu efsanenin izini sürmek için
Erzurum’a geldiğinde taş kesilme efsanesini bir daha hatırlamıştık.
Anadolu Efsanelerinin peşinde koşan Savaş Ay’ın Erzurum’daki bir efsaneyi
gündeme taşıması şehrin sözlü kültürünün duyurulması açısından çok anlamlıydı.
Hele usta gazetecinin “ERZURUM DAĞLARI KAR İLE BORAN.OHHH YİNE GELDİM ŞÜKÜR Kİ. ERZURUM’DA, DADAŞLAR DİYARINDAYIM YİNE. HAVASI, SUYU, ADAMI HAS MEMLEKET PARÇASINDAYIM Kİ KEYİFLENMEMEK MÜMKÜN DEĞİL.” sözleri hepimizi gururlandırmıştı.
1954 yılında Gaziantep’te doğan Savaş Ay, 1974 yılında Dünya Gazetesi’nde muhabir olarak gazetecilik mesleğine başlamış, çeşitli gazetelerde çalışmış, ülke
onu yapmış olduğu A Takımı, Tozlu Yollar, Sokak Arası, Muhabir isimli programlarıyla tanınmıştı.
“Beyaz Tebeşir” kampanyası ile eğitime destek veren Savaş Ay, 1992 yılında
Gazeteciler Cemiyeti tarafından “yılın en iyi gazetecisi” ödülünü almıştı.
Altı kitabı bulunan Savaş Ay 2013 yılında vefat etmiştir.
KAYNAKÇA.
Sakaoğlu Saim,101 Anadolu Efsanesi,Akçağ, Ankara, 2011 www.sabah.com.tr. 12.04.2005
Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ