‘’Bir kenti kent yapan, geliştiren unsurların başında kültürel, sanatsal kurumlar ve mekanlar gelir. Üniversite, tiyatro ve kitapevleri gibi. Ne yazık ki bu şehir geriye gidebilmek gayreti içindedir. Son yıllarda bir şeyleri değiştirmeye çabalayan insanlar Üniversitede kendi kabuklarına çekilme durumunda kalmışlardır. Okuyan insanlarla oturup konuşacak, dertleşecek mekanlar bulmakta güçlük çekmekteyiz. Son yıllarda artan kış turizmi ve buna bağlı yapılan dağ otelleri, önceleri farklı bir beklenti ve heyecan uyandırmışlardı. Şehre yeni insanlar, yeni yüzler, yeni kültürler gelecekti bu hareketlilikte. Ama yine hayal kırıklığına uğradılar bu beklentide olanlar. Çünkü Palandöken’e gelenler, havaalanından doğruca otellere ulaştırılıyor, kimse şehre uğramıyor, şehirdeki insanların, gelen insanlardan dağın haberi olduğu kadar haberleri olmuyor! Gidenler her giden gibi gittiler, geri dönmediler. Erzurum’un bu olumsuzluklardan dolayı mutlu olmayan bir çok insan şehri değiştiremediklerinden dolayı şehirlerini değiştirdiler!
Yukarıdaki satırlar bir Edebiyat dergisinden alınma. Halen çıkıyor mu bilmiyorum ama bir zamanların çok önemli bir Kültür ve Edebiyat dergisiydi. Adı E! Dergi, zaman zaman Anadolu köşesi hazırlar, bazı yazarların şiir, makale, inceleme ve düz yazılarına yer verirdi. Bana hiç yabancı değildi. Ulusal çapta yayın yapan dergide sayısız önemli yazarların yazıları olurdu. Bu dergiye yazanlardan biri de bugün Erzurum Göç İdaresi Müdürlüğü görevinde bulunan Haşim Özcan. Kendisi gibi bir Edebiyatçı olan İsmail Doruk ile birlikte bu yazıyı kaleme alan Haşim Özcan, Erzurum’un sosyal, kültürel durumunu özetlerken sanki de bugünü anlatmış. Çünkü bu yazıyı yazdığı tarih yine bir Mart ayı. Ama asıl ilginç olanı yılının 2001 olması! O gün Haşim Özcan ve İsmail Doruk hangi tesitlerde bulunmuşlarsa bugün de değişen bir şey yok, aynı. Hatta o gün yazdıkları bu ortak yazıyı bugün tarih vermeden yayınla, kimse bir şey çakmaz! O kadar tespit 10 numara, beş yıldız, nokta! Bu benim son kararımdır.
Kartal’ın gidişini ilk HHA’dan öğrendim!
Önceki gün akşam saat 09.00 suları. Evde son 2 yıldır müdavimi olduğum DMAX kanalında ünlü doğa insanı Ed Stafford’un programını izliyorum. Telefon çaldı. 0 533’lü bir numara. Açtım, Süleyman Hurma. Bir dönem Erzurumspor’da menajer olarak görev yapan, bugün Karagümrük takımının başkanlığını yapan Süleyman Hurma. Hoşbeşten sonra ‘’Size de hoca dayanmıyor’’ dedi. Şaşırdım. O an, o dakika kimse ne olmuş, bitmiş bilmiyor. Hatta ertesi gün çıkan gazetelerde bile bu haber yok. Hurma’nın bu girizgahından sonra ‘’Size de hoca dayanmıyor’ derken, Mesut Bakkal’ın gidişini kastediyor sandım. ‘’Evet’’ dedim. Ben de saf saf, ‘’Antalya maçından sonra görevi bıraktı, yerine İsmail Kartal geldi’’ diye ekledim. O bildik müstehzi gülüşünü attıktan sonra, ‘’Yav onu biliyorum, İsmail Kartal da gitmiş’’ karşılığını verdi. Bende tam bir şok durumu! Haberimin olmamasına şaşırdığını belirterek, ‘’Emekli olmuşsun galiba. Senin dünyadan haberin yok. Yeni hocanız da gitti, benden duyuyorsun’’ diyerek eskiden burada alıştığımız o meşhur sallamasını da yaptı. Ee, Hurma Haber Ajansı o, olacak o kadar. Erzurum’un hocasının aynı ligde bir başka rakip kulübün başkanından öğreniyor olmam biraz komik oldu tabi. Ama, en azından daha bir maça bile çıkmadan kulüpten ayrılan İsmail Kartal kadar komik olmasa da!
Nizam Budak garibim de o akıbeti yaşamıştı!
Bizim PUSULA’nın sitesinde Nurullah Pala yapmış haberi, İsmail Kartal daha bir maça çıkmadan gitti diye. Kuşkusuz böyle hadiseler Türk futbol tarihinde az ama olan hadiselerden. Bırak haftayı, daha bir gün geçmeden takımları ile anlaşan, sonra vedalaşan hocalar da oldu. Adı bugünlerde yine Erzurum ile anılan ve hatta anlaşıldığı da açıklanan Yılmaz Vural’ın geçmişte Gençlerbirliği ile anlaşıp, bir-iki saat sonra ayrılması gibi. Erzurum elbette böyle bir duruma pek alışık değil. En azından varsa da ben hatırlamıyorum. Hoca olmadı ama Erzurum’da bir başkan oldu, daha ilk maçına çıkmadan ayrılan! 1990’lı yıllarda Kazım Karabekir Belediye Başkanı Selahattin Parlak’ın Başkan Yardımcısı olan Nizam Budak, kongrede Erzurumspor’a başkan seçilmişti. Kaldı ki o zamanlar ‘’Bir gün herkes Fenerli olacak’’ sloganına inat, ‘’Bir gün herkes Erzurumspor’a başkan olacak’’ diye geyik yapılan günlerdi. Ligin başlamasına az bir süre kala ne oldu, ne bitti, anlayamadan bir de baktık Nizam Budak görevi bıraktı. İşte o Nizam Budak, daha bir maçını bile görmeyen başkan olarak Erzurumspor’da tarihe geçen isim oldu. Nepala (Nurullah Pala)’nın sitedeki bu haberini görünce nedense ilk o aklıma geldi. Paylaşayım istedim.
Nusret vaz caydı!
MNG AVM’nin karşısında yapımı devam eden Hilton Garden Inn Otelin yanında inşaatı devam eden ve Nusret’e tahsisi planlanan restaurant yalan oldu! Yalan olan aslında restaurant değil, Nusret! Önümüzdeki yıl hizmete girmesi beklenen Hilton Otelinin müteahhitlerinden iş insanı Ferhat Binici, Nusret için inşasına başladıkları binanın akıbetinin belli olmadığını belirtti. Bilici, ‘’Bir şey çok kesin, Nusret gelmiyor. Sanıyorum ortağı Doğuş Holding’in sahibi Ferit Şahenk tarafından alınmış bir karar bu. Üzüldük mü, evet, üzüldük. Ama saygı duyuyoruz. Bunun üzerine biz de o binada başka bir tasarrufta bulunacağız. Ya başka önemli bir marka ile restaurant olarak anlaşacağız ya da biz kendimiz işleteceğiz. O konuda bir belirsizlik var’’ dedi. Bir süre önce Nusret Gökçe’nin kardeşi Özgür Gökçe de gelmiş, tam otelin arkasındaki asma tavanlı 3 katlı inşaatta incelemelerde bulunmuştu. Restaurant için meşhur Tavacı Recep’in de adının geçtiğini öğrendim. —
Allah sayılarını artırsın..
Adı Ömer, soyadı Uslu. Mareşal Fevzi Çakmak Devlet Hastanesi’nde görevli, 25 yaşında bir doktor. Pasinler’den kapı komşumuz, mahallemizin ağabeyisi Osman Uslu’nun oğlu. Zaman zaman doktor bir basketbol hakemimizin haberlerini okurdum ama o hakemin Osman ağabeyin oğlu olduğunu bilmezdim. Osman ağabey, önceki gün facebook sayfasında ‘’Oğlum şu an Fener-Mersin maçını yönetiyor’’ diye fotoğraflı bir paylaşım yapınca vakıf oldum, öğrendim. Fenerbahçe’nin Mersin BB takımını 79-62 yendiği İstanbul’da ki bu maçta hakemlik yapan Ömer ile gurur duydum.
Sadece Osman ağabeyin oğlu olduğu için değil, Erzurumlu olduğu için. de Uzun yıllar basket oynayan, Çelebi spor, DSİ spor ve Üniversite takımında forma giymiş genç bir hekim hemşerimizin hem de Türkiye Kadınlar Basketbol liginde hakemlik yapması elbette ki değerli bir şey. En azından Aytaç Bayarslan ağabeyin oğlu futbol hakemi Volkan Bayarslan gibi çok çok değerli. Bin yaşayın çocuklar! Seviyorum böyle zenginlikleri. Allah, nazarlardan saklasın-beklesin, sayılarını artırsın inşallah. Buradan profesyonel ligde görev yapan bu genç basketbol hocamı kutluyor, babası Osman ağabey ve annesi Süreyya yengeme selamlarımı gönderiyor, saygılarımı sunuyorum.
İşte Hilton’un örnek odası!
İstanbul Havaalanının daha açılmadan inşaatını ilk gezen ve ilk hatıra uçuş kartını alan bir Erzurumlu olarak ünlü Hilton otelinin inşaatını da ilk gezen gazeteci olduğum için nedense kendimi mutlu hissediyorum. Ne bileyim, bu, ilk’leri seven ve yaşamak isteyen biri olduğumdan olsa gerek. MNG Alışveriş Merkezi’nin hemen kuzey tarafına düşen bir alanda inşaatı devam eden Hilton Garden Inn Otel’i gezdim hafta sonu, karkası bitmiş durumda. En son Hilton olarak inşaatına devam edilen otelin örnek odaları da yapılmış ve bu odalardan birini de gezme imkanım oldu. İnşaatı yapan firmanın yetkililerinden Avukat Mahmut Binici ile gezdiğim örnek oda da tam Hiltonluk! Son derece modern bir şekilde yapımının sürdüğü mimarisini de beğendiğim otelin artık tamamen bitirilip, hizmete gireceği gününü beklemeye koyuldum. Erzurum’a çok yakışacağına inandığım bu yüzme havuzu ve devasa balo, düğün, toplantı salonlarının da yer aldığı 5 katlı otelin Eylül ayı sonlarında bitmiş ve hizmete girmiş hale geleceğine inanıyorum.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Baktın hayatın tadını çıkaramıyorsun, tadını kaçıranı hayatından çıkar! (Bob Marley)
DUVARIN DİLİ : Zorlama, ya kalbin kırılır, ya hevesin!