23 Temmuz Erzurum Kongresi ve Milli Mücadele’nin 100’üncü Yılı münasebetiyle güzel faaliyetler planlandığını medyada yer alan haberlerden öğreniyoruz. 

Diğer birçok hasletiyle birlikte ‘kurucu şehir’ olma imtiyaz ve onurunu taşıyor Erzurum. 

Devletin “kurucu kadrosu”, devlet inşasıyla alakalı ilk iş ve eylemini kongre çatısı altında icra etti.

Cumhurun iradesinin “mücadele” şeklinde tecelli ettiği kurtuluş mabedi, şu şanlı şehirdeki mütevazı bir mektep binasıdır.

Hal böyleyken Kongre yıldönümlerinin uzun yıllar yerel imkânlarla, daha doğrusu imkânsızlıklarla kutlanmaya çalışılması önemli bir eksiklikti. 

Cumhurbaşkanımızın genelgesi doğrultusunda şehrin yerel idarecilerinin gayretli çalışmalarına tanık olduk bu yıl. İnşallah Kongrenin şanına layık bir programla sesimizi güçlü şekilde duyuracağız yüzüncü yılda. Bunun emarelerini 3 Temmuz kutlamalarında gördük, mutlu olduk. 

Tekrar altını çizeyim, Erzurum Kongresi, bu şehirde planlanıp icra edilmiş olsa da yeni bir devletin kurulmasıyla neticelenen ulusal bir şahlanış destanının önsözüdür. Kararlarıyla çizilmiş yol haritasıdır.

Milli direnişi bütün bir cihana ilan eden “Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz.” iradesi çağlar üstü bir manifestodur. 

Bir şehre sığmaz.

Tüm vatan göğünü süsleyen ebedî istiklal mahyası; her millet ferdinin istiklal madalyasıdır.

Bu güzel sözün her yıl tüm illerimizin meydanlarını, bilbordlarını, medyalarını süslemesini diliyorum. 

Türkiye Cumhuriyeti, hayat bulduğu ilk mümbit topraktan, kurucu şehirden vefasını esirgemediğini her alanda ve fırsatta göstermelidir.