Daha önce de yazmıştık…
Demiştik ki:
Hangi siyasi partiye mensup olursanız olun, hangi ideolojiyi taşırsanız taşıyın, hangi lidere sadık olursanız olun; siyaset yüzünden birbirinizi kırmayın, küsmeyin, incitmeyin!
Demişiz ama…
İşiteni de sadece biz olmuşuz!
Adam A partili, arkadaşı B partili…
Öyle bir tartışıyorlar ki; kaşlar çatılıyor, ağızlar bozuluyor, küfür ve hakaret gırla gidiyor…
Sonuç?
Bir araya bir daha gelmemek üzere ayrılıyorlar bulundukları ortamdan…
*
Gözümüzle gördük resmen!
Adam oturduğu sandalyeyi bile yere fırlatarak çekip gitti arkadaşının yanından…
Neymiş?
“Sen benim parti liderimi nasıl eleştirirsin?”
Sormak lazım:
Senin parti liderin (haşa) peygamber mi?
Senin partin dinin mi yoksa namusun mu ki; dil uzatanı siliverdin defterinden?
Nedir yani?
*
Beyler!
Kimse ama hiç kimse “eleştirilemez” değildir…
Ve yine kimse ama hiç kimse gökten zembille inmemiştir yeryüzüne…
Beşer değil miyiz, beşeriz…
Şaşar mıyız, elbet şaşarız arkadaş…
Hata da bizler içindir, kabahat ve kusur da…
Parti lideriymiş!..
Olsun…
Siyasetmiş…
Yeriz siyasetini be!
*
Öğrenelim artık ne olur!
Dinlemeyi, anlamayı, tahammül etmeyi, varsa hatamız kabullenmeyi ve dahi özür dilemeyi bilelim artık!
Değil siyaset; sebebi her ne olursa olsun birbirimizi kırmamayı, incitmemeyi, iyi geçinmeyi deneyelim biraz da!..
AK Parti’li, MHP’li, CHP’li veyahut İYİ Parti’li olabilirsiniz; bu sizin en doğal demokratik hakkınızdır üstelik…
Ve fakat bu kin niye?
Bu öfke neden?
*
Başınızı kaldırıp etrafınıza bir bakın lütfen!
Gâvur seferber olmuş üstümüze üstümüze geliyor, görmüyor musunuz?
Bizi yemek için geliyor…
Bölüp, parçalayıp ve yutmak için geliyor…
Dikkat ettiniz mi?
Böyle devam ettiğimiz sürece elin gâvuruna gerek bile kalmayacak artık…
Zira biz birbirimizi yeterince yiyoruz nasılsa…
Yenigün
