Zaman zaman hayatın bize sunduğu en büyük imtihanlar tam da en savunmasız yerimizden gelir: evlatlarımızdan…
Ve ne hazindir ki bu imtihanların en çetin olanı da hem evlat hem makam yükünü aynı yürekte taşımaktır.
Sosyal medya… Yeni çağın görünmez silahı…
Bir tuşla nice hayırlar unutturulur, bir kareyle yılların emeği karalanır.
Kimi zaman bir çocukluk gafleti, bir ergenlik savruluşu, bir ailenin onuruna gölge gibi düşer.
Ve işte tam da bu noktada vicdan susar mı susmaz mı mesele budur…
Günlerdir ulusal basında dönen bir haberin içindeyiz. Erzurum Valimiz Sayın Mustafa Çitçi’nin evladının sosyal medya üzerinden yaptığı hatalı bir paylaşım ne yazık ki kurdun beklediği puslu hava misali bazı çevrelerin iştahını kabarttı.
Oysa her baba evladına nasihat eder, yol gösterir, dua eder. Ama evlat bazen duayı duymaz, bazen nasihati anlamaz. Çünkü o, henüz imtihanın ne olduğunu bilecek yaşta değildir.
Evet, paylaşım yanlıştı. Evet, bir kamu görevlisinin ailesi daha dikkatli olmalıydı. Fakat burada sorulması gereken soru şudur: Hata yapan bir genç üzerinden geldiği günden beri bu şehre gece gündüz demeden hizmet eden milletin duasını kazanmış bir devlet adamını itibarsızlaştırmak reva mıdır?
Sayın Vali Mustafa Çiftçi;
Yetimin başını okşayan, yaşlının elinden tutan, mazlumun kapısına sessizce uğrayan, Kur’an Bülbüllerinin sesine kulak veren bir yöneticidir.
Bu şehirde makam odasını halkın gönül kapısına çevirmiş, samimiyetiyle gönülleri fethetmiş bir adamdır.
Bunları bilmeyen değiliz. Gördük, şahit olduk, takdir ettik.
Ancak ne acıdır ki, bir evladın gafleti bir babanın vicdanına, bir devlet adamının emeğine fatura edilmek isteniyor.
Kusura bakılmasın ama bu vefasızlıktır.
Bu, iyilikle yapılanı görmezden gelmektir.
Bu, merhametin dilsiz kaldığı bir çağın tezahürüdür.
Bu yüzden susmak, izlemek, köşeye çekilmek bize yakışmaz.
Ben bu satırları bir köşe yazısı gibi değil, bir vatandaş duası gibi yazıyorum.
Çünkü bir adamın iyi niyetine, davasına, duruşuna kefil olmak bazen yazıyla olur, bazen de vicdanla…
Sayın Valim,
Bu yaşadığınız şey bir iftira değilse bile, bir iftira kadar acımasız.
Sizin şahsınıza yönelik yürütülen bu sessiz linç karşısında biz susarsak, adalet susar, vicdan susar.
Ve biliniz ki;
Siz bu millete sırt çevirmediğiniz müddetçe bu millet de size sırt çevirmeyecektir.
Bir kişinin kalbi Hak Teâlâ için çarpıyorsa, ona yönelen her ok, aslında sadaka olur.
Belki de bu yaşananlar, bugüne dek yaptığınız tüm hayırların Rabbimiz c.c katındaki karşılığıdır: Sabırla ödenen bir bedel…
Size söylenenlerin, yazılanların alayı boş…
Biz sizi biliyoruz.
Ve biliyoruz ki; bir katre pislik okyanusu kirletmez.
Ez cümle…
Bir kişiye haddinden fazla yükleniliyorsa, onun millete dair yaptığı işler, birilerini rahatsız etmiş demektir.
Bu da aslında onun doğru yolda olduğunun ispatıdır.
Allah yolunuzu açık etsin Sayın Valim…
Biz, bu imtihanda sizinle beraberiz.
Dualarımız, niyetimiz, vefamız sizinledir.
Vesselam….


