Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Erzurum’da eşsiz bir lezzet durağı: GÜVEÇ KONAĞI1765 defa okundu

, kategorisinde, 09 Ara 2018 - 09:01 tarihinde yayınlandı
Erzurum’da eşsiz bir lezzet durağı: GÜVEÇ KONAĞI

İŞ’TE ERZURUM olarak; genç işletmeci Cengiz Bulut’la işyaşamını ve Osmanlı Güveci ile İstiridye Mantarı’nı bir araya getiren GüveçKonağı’nı konuştuk.

Erzurum’u Osmanlı mutfağının enfes bir parçası olan Osmanlı Güveci ve doğala özdeş İstiridye Mantarı ile tanıştıran Cengiz Bulut’la güveç tadında bir söyleşiye imza attık. Halk arasında ”Kuzu Eti’ diye tanımlanan İstiridye Mantarı’nı sırt bonfileyle buluşturan Cengiz Bulut, Güveç Konağı adını verdiği işletmesinde yepyeni bir konsept ortaya koydu.

İŞ’TE ERZURUM olarak; genç işletmeci Cengiz Bulut’la iş yaşamını ve Osmanlı Güveci ile İstiridye Mantarı’nı bir araya getiren Güveç Konağı’nı konuştuk.

Keyifli okumalar… 

– Cengiz Bulut kimdir, anlatır mısınız?

Aslen Erzurum Karaçobanlıyım. 8-9 yaşına kadar doğduğum köyde yaşadım, daha sonra evimiz Erzurum’a taşındı. Erzurum’da ilk, orta ve lise tahsilimi, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde de yüksek öğrenimimi tamamladım. İki yıl süren profesyonel gazetecilik serüvenim oldu. Ondan önce de üniversitenin kendi haber ajansında çalıştım. 2001 krizinden sonra gazetecilik mesleğini bıraktım. Fakat bu kriz benim önümde yepyeni bir fırsat yarattı.

– Gazeteciliği bırakmanıza neden olan ekonomik kriz, siziniçin yeni fırsat oldu yani… Biraz açar mısınız? 

O dönem babamın da vasıtasıyla madencilik sektörüne girdim, uzun yıllar bu sektörde çalıştım. Ardından o sektörden de ayrıldım. Yaklaşık 5 yıldır da, yemek sektöründeyim, yani hizmet sektöründe faaliyet gösteriyorum. Lokantacılık serüvenim biraz da ailemin zorlamasıyla oldu aslında. Belki de Erzurum’dan gitmemem içindi… Leziz Döner ve Izgara Çeşitleri adı altında bir işletme açtım. Gürcükapı’da halen faaliyet göstermeye devam ediyoruz; kaldı ki, Hatay Usulü Tavuk Döner’in Erzurum’da tanınıp bilinmesinde büyük bir rol oynadık. Bugün kime sorsanız, Leziz Döner markasına kesinlikle aşinadır.

– Peki, güveç konsepti nereden aklınıza geldi?

Evet, yine ekonomik bir kriz sürecindeyiz ve benim hayatımda yeni bir mecra daha açılmasına sebep oldu bu kriz. Krizler hep benim hayatımda hep dönüm noktalarını oluşturdu, dolar krizi de yine böyle oldu. 2001 krizinden gazeteciliği bıraktım, bu yıl yaşadığımız 2018 krizi de, işimi daha da geliştirmem için bir fırsat sundu bana… Ben kriz dönemlerinde hep bir geri çekilme görüyorum. Aslında insanların geri çekilmesinden ziyade, nasıl daha fazla üretim yapabilirim, onu düşünmesi gerekiyor. Ekonomide bisiklet teorisi vardır; pedalı çevirmeyi bırakırsanız düşersiniz. Düşmemek için pedalı sürekli çevirmek zorundasınız yani.

– Ama siz pedalı sürekli çevirmek bir yana dursun,hayatınıza ikinci bir bisiklet sokmuş olmuyor musunuz?

Şimdi kriz dönemlerinde piyasa ciddi manada daralmaya gidiyor, piyasa daralırken sizi de sıkıştırıyor, siz de piyasanın tepkisine ve refleksine karşı küçülüyorsunuz, iş hacminiz düşüyor. Ben işte tam da burada karşı bir hamle yapmak durumundaydım. Çünkü bana bağımlı olan ciddi manada geniş bir nüfus var. Bu noktada benim atabileceğim adım iş hacmini arttırmaktı, iş hacmini küçülterek bu krizden sıyrılamazdım, ben de tam tersini yaptım. Farklı bir konseptle ekonomik problemlerin üstesinden çok daha rahat gelebileceğimi düşündüm Bunun ötesinde yapılabilecek şeyler tabii ki vardır belki ama bizim gibi sadece esnaf ve orta direğin bir parçası olan insanlar mecburdur, sürekli üretmek zorundadır. Çünkü gerilemek yok olmayı getirir, yok olmamak için üretmek ve direnmek zorundayız. İki alternatifiniz var, ya yok olacaksınız ya da çekim merkezi haline geleceksiniz. Biz bu güveç konağı fikrini ya da konseptini birlikte çalıştığım Erbil Usta ile birlikte geliştirdik, karar verdik. Erzurum’un ihtiyacı var diye düşündük.

– Erzurum’da hakikaten de böyle bir ihtiyaç var mıydı?

Benim bakış açım şu; Hatay usulü döner eski cazibesini yitirdi, tavuk döner konsepti çok yaygın bir hal aldı. Sabah uykusundan kalkan ”ben bugün tavuk dönerci açacağım” diyor, eline bıçak alan ”ben usta oldum” diyor. Parlayan bir sektöre ya da parlayan bir alana insanlar hemen abanıyorlar. Şu anda Erzurum’da 80’in üzerinde cağ kebabı işletmesi var, farklı fikir geliştirmeli insanlar, bu olursa yapılabilecek çok şey var.  Güveç Konağı da işte böyle doğdu.

– Güveç yemeğine hemen her yerde rastlamak mümkün. Sizifarklı kılan nedir peki?

Güveç Konağı’nın farkı; her şeyden önce bir üretim tesisine sahip olmamız; o da İstiridye Mantarı…  Biz bu mantarın imalathanesini Erzurum’a kazandırdık. Erzurum’da mantar üretimini bile kendimiz yapıyoruz. Halk arasında yaprak mantarı olarak da biliniyor bu mantar. Bunu da kendi konseptimize dahil ederek daha fazla ön plana çıkartarak aynı zamanda halkımıza tanıtmayı da istedik. İstiridye Mantarı’nın en önemli özelliği doğala özdeş bir mantar olması. Hem protein bakımından çok zengin, hem de ciddi oranda B ve D vitamin komplekslerini taşıyor.

– İstiridye Mantarı ve Osmanlı Güveci’nin buluşması diyebilir miyiz bu konsepte?

Elbette…  Osmanlı Güveci’nde işin sırrı buharda. Pişen etin en yumuşağı olan sırt bonfileyi terbiyesinde önce yumuşatıyor, ustalarımızın maharetiyle etin iyi bir kıvam kazanmasını sağlıyoruz. Üstüne bir de o eti kendi buharında pişirme yöntemi uyguluyoruz. Tamamen doğal, hiçbir sentetik ürün kullanmadan, toprak kapta, üstüne de yufka sererek o yemeğin kendi buharında pişmesini sağlıyoruz. Etimizin tamamı sırt bonfiledir. Onun ötesinde işte özel baharatlarla farklı bir tat elde ediyoruz. Halk arasında ‘Kuzu Eti’ diye tabir edilen İstiridye Mantarı ile sırt bonfilenin güveçteki mükemmel uyumu, ağızlarda unutulmaz bir tat kalmasına sebep oluyor.

– Peki, Cengiz Bulut nasıl bir işletmecidir?

Ben genelde çalışanlarımla arkadaş olmaya çalışıyorum. Çalışanlarıma asla tepeden bakmam, insanı insan olarak görmek gerek…  Bu manada biraz Mevlana’nın bakış açısını kendimde geliştirmeye çalışıyorum. Mevlana hem bu ülkenin, hem toplumumuzun önemli bir değeri, benim için zaten çok ayrı bir yer teşkil ediyor. Çünkü onun insana olan bakışı, olması gereken en güzel bakış. Mevlana’nın bakış açısını kendimde geliştirmeye çalışıyorum. Ondan dolayı birlikte çalıştığım personellerimle olan ilişkim kardeşlik, sevgi ve tabii ki saygı üzerine kurulu.

Yani şimdi burada ben kaybedersem, para kaybederim, ama benim yanımda çalışan insanlar bir işletme kaybeder, aile kaybeder, para kaybeder, kazanç kaybeder. Benim için esas çalışanlarımın işlerini sevmeleri ve sahiplenmeleridir. Öyle ki; gerçekten adapte olup işimi sahiplenenlerle ücret bile konuşmam. İşletme kazandıkça, elemanın kazanç oranı da yükselir.

– Güveç Konağı’nın hedefinde ne var?

İnsanların memnun kalmasını sağlamak en büyük arzumuz. Beklenti ilk etapta insanları memnun etmek, buradan memnun ayrılmalarını sağlamak. Bunu sağladığımız takdirde diğer sonuçları elde etmek zaten mümkündür. Çünkü bu mümkün olursa, burada benimle beraber çalışan herkesin hayat kalitesi de artmış olacak. Benim en büyük arzum, çalışanlar olarak hepimizin hayat kalitesini artırmak ve yaşam standartlarımızı yükseltmek. Çünkü insan ilişkileriyle daha güzel bir anlam kazanır, seveniniz yoksa eğer zengin değilsiniz. Ben arkadaşlarıma hep şunu tavsiye söylüyorum; biz gerekli sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde Güveç Konağı’nın geleceğini parlak görüyorum. Anlayış olarak da bunu yaygınlaştırmaya çalışıyorum. Yani bu işyeri Cengiz Bulut’la Ferhat’la, Erbil ve Tahir Usta ile Sevgi ile birlikte var olacak.

– Var mı buradan bir çağrınız?

Ben öncelikle müessesimizi sayfalarına konuk eden İŞ’TE ERZURUM ekibine teşekkür etmek istiyorum. Erzurum’un bir evladı olarak, bu şehirde işletmecilik yapan, bu şehirde istihdam sağlayan ve bu şehirde katma değer üreten bir girişimci olarak; tüm hemşehrilerimizi konseptimizle buluşmaya davet ediyorum. Gelsinler, nezih mekanımızı renklendirsinler, personelimizin güler yüzü ve maharetli ustalarımızın pişirdiği Osmanlı Güveci ile İstiridye Mantarımızı mutlaka tatsınlar. Şunu çok açık ve net bir biçimde ifade etmek isterim ki; burada ortam sıcak, ilgi sıcak, güveç sıcak, mantar sıcak. Biz Erzurumluyuz, sıcak yemek ve sıcak çay severiz; burada güveç ve mantar yiyenlerin ağızlarının yanacağına garanti veriyoruz ama cepleri kesinlikle yanmayacak.

– Zaman ayırdığınız için teşekkürler…

Ben teşekkür ederim. 

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ