Geçtiğimiz hafta yine bu sütunda “Erzurumspor sadece bir futbol kulübü müdür?” başlığıyla bir yazı kaleme almıştık…

Bu başlığı atarken muradımız; Erzurumspor’un,şehrin tanıtımına katkısının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekebilmekti kuşkusuz…

Örneğin…

Pazartesi günü İstanbul’da oynanan ve 90+2’de oyuna sonradan giren Alman golcümüz THY’nin vuruşuyla gelen gol ve kazanılan 1 puan sonrası şehirde yaşanan sevinç görülmeye değerdi..

“Hoca niye Emrah ve İbrahim ile maça başladı?”,“Takım niye ilkyarı kötüydü?” gibi işin teknik ve taktik kısmına girmeyeceğim.Bunu zaten futbolda otorite olduklarını düşündüğümüz meslek büyüklerimiz soracak ve tartışacaklardır muhakkak… Kaldı ki, Kadıköy’de maçı çıplak gözle izleyenler de, onlardı sonuçta…

Ben bugün Erzurumspor’un şehrin sosyo-ekonomik yapısına katkısına dikkat çekmek istiyorum sadece…

Bir şehir düşünün!..

Hem de isminin önüne kocaman harflerle BÜYÜKŞEHİR yazan bir şehir…

İş yok, işsizlik hat safhada, esnafı dertli,havası soğuk, doğalgaz ve elektrik faturaları can sıkıyor ve dahası sosyal aktivite alanları yok denecek kadar az bir şehir…

Hal böyle olunca tek bir moral ve eğlence kaynağı kalıyor geriye, o da Erzurumspor…

Hani “reklam” diyoruz, “tanıtım” diyoruz,  bunun için tonlarca para harcıyor; tabyalarımızı, Çifte Minareli Medrese’yi, Üç Kümbetler’i, kaplıcalarımızı,Palandöken’i, yaz ve kış sporlarımızı tanıtma noktasında sürekli dert yanıyoruz ya..

Tam da bu noktada imdadımıza ne mi yetişiyor?

Tabii ki Erzurumspor…

Nasıl mı?

Fenerbahçe maçında alınan beraberlik sonrası hangi televizyon kanalını açsanız, hangi spor yazarını ve hangi yorumcuyu dinleseniz; gündem Erzurumspor… 

Sosyal medyanın tüm mecralarında konu Erzurumspor…

Yetmez mi?

Daha ne olsun!..

Gelelim şehirde oluşan etkiye…

Normalde akşam 8-9 gibi kahvehaneler pastaneler sinek avlarken, maç saati sokaklar bomboş, kahvehaneler ve pastaneler ise tıka-basa dolu, tabiri caizse yer bile bulamazsınız…

Şimdi…

Belki şöyle soranlar olabilir:

“İyi de kardeşim, şehri üç-beş çayla, kurabiye ve çörekle mi kalkındıracağız?” diye..

Değil elbette ama en azından kahvehaneler ve pastanelerde boş boş oturup dedikodu yapmak için toplanmadı o insanlar…

Peki, ne yaptılar?

Esnafa kazandırdılar…

Yani…

Erzurumspor’un ve dahi futbolun bu şehir için nedenli büyük bir öneme sahip olduğunu bizler de kavrayabilirsek eğer, çay ve çorba hesabıyla kalmaz bu işler…

Hülasa; yediden yetmişine hepimiz kazanırız vesselam!..

Yenigün