Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Kudüs İçin Türk Tepkisi1979 defa okundu

, kategorisinde, 29 Oca 2020 - 11:21 tarihinde yayınlandı
Kudüs İçin Türk Tepkisi

Bir Türk olarak, sade bir mü’min olarak kaybettiğimiz “KUDÜS” meselesinde neler yapabiliriz:

1- Dil, kültür, yaşantı konusunda ABD/İngiliz vatandaşlığına özentiye son vermek zorundayız.

Meselâ bir Türk genci, STK’si vb. olarak kendi öğrencimize, gencimize, insanımıza yönelik yapacağımız bir etkinliğin başlığını “mental talks” koymamalıyız. Bizim de olmazsa olmazımız ve şartlarımız olmalı.

AVM’leri, dükkânlarımızı, çarşı pazarı ABD ile simgeleşen Batı dilinden ve müziğinden kurtarmalıyız. Meselâ kendimizi “dönercix, dönerchi, center, consept, home…” kelimeleriyle anlatmamalı “Türk kahvesi” sattığımız dükkânda gâvur müziği çalmamalıyız. Çocuklarımız gâvur müziği dinledikçe kabaran anne ve babalar haline geldiğimizi fark etmeli, öz denetimi elden bırakmamalıyız.

Kudüs’ten önce zihnimizi ABD’ye satmamalıyız. Kıyafet, yemek kültürü, aile içi ilişkiler, sosyal hayatın her alanı Türk kültür ve irfanıyla biçimlenmelidir. Kendimizi ve çocuklarımızı kendi elimizle ABD devşirmesi yapmamak için mücadele etmeliyiz.

Aydınımız(?) Batı’nın manevi ajanı, yeni nesil anne babalar ve çocukları da Batı’nın manevi evlatları pozisyonuna gelmemeli.

2- Kudüs’ün Türkler dışında hakikatli koruyucularının olmadığını tarihi çok net okuyarak kavramalı.

Selçuklular döneminde bile haçlı seferlerinde Haçlı ordusunun Kudüs’e giderken asker sayısının çoğunu Anadolu’da Türklerin baskınlarıyla kaybettiklerini fark etmeli, “Arapçılık” yapmayı İslamcılık sanan İslamcıların zihinlerini açmalıyız.

“İlay-ı Kelimetullah ve Nizâm-ı Âlem” davasına bin yıldan fazladır vefalı olanın Türkler olduğunu unutmamalı ve “Türk” kelimesine alerjisi olanlara acımalıyız. Yeni nesle Kudüs’e giden Haçlıların Anadolu’daki korkulu rüyası büyük Türk Sultanı I.Kılıçarslan’ı öğretmeliyiz. Kudüs’ün yeniden fethini hazırlayan ve Selahaddin Eyyübi’yi Mısır’ın fethine görevlendiren Nureddin Mahmud Zengi’yi tanımalı, öğrenmeliyiz.

3- Kudüs’ün Filistin toprağı değil kaybedilmiş bir Türk toprağı olduğunu unutmamalıyız.

Tepkilerimiz Filistin’i destekleme değil, “kaybettiğimizin ne olduğunu unutmama” ve “yeniden fetih arzusu” düşüncesiyle olmalıdır. Bugün oraların siyonistlerin eline geçmiş olması, o toprakların bin yıllık Türk toprağı olduğu hakikatine zeval getirmez.

4- Haçlı seferlerinin tarihte kalmadığı, bugün de sayısız devam ettiği fark edilmeli.

Haçlı seferlerini niye kaybettiğimizi, nasıl kazandığımızı tüm coğrafyayı, sebep sonuç ilişkisini muhakemeli, mukayeseli okuyarak, Selçuklu ve Osmanlı dönemini tüm detaylarıyla bilerek Kudüs’ü ve o coğrafyanın hakikatlerini öğrenmeliyiz. Haçlıların “sekülerleşme, küreselleşme” gibi kavramlarla idrakimize saldırdığını fark etmeliyiz. Öğretilen, dayatılan, ezberletilen bilgilerin işgalinden kurtulup “tarih, kültür, kimlik” meselelerinde birer hakikat işçisi olmalıyız.

5- Yürümeliyiz. Kendi içimize yürümeliyiz.

Yakın geçmişe kadar var olan “Arap-İsrail” savaşları, çatışmaları maalesef yerini “Arap-İsrail” işbirliğine bırakmıştır. Kudüs’ün etrafındaki Arap devletleri asabiyelerini, onurlarını, haysiyetlerini kaybetmiş ABD’ye payanda olmuşlardır.

Evet yürümeliyiz… Beklenen Türk milletinin yüreğine yürümeliyiz. Asabiyemizi, kimliğimizi muhafaza için yürümeliyiz. Yeni nesli ulvi davaya ortak eylemek ve şuur vermek için yürümeliyiz.

“Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş şuurla!”

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ