Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Sayın Cumhurbaşkanımız şu önemli uyarıda bulunmuştu: “Dikey mimari, bizim için intihardır.”15939 defa okundu

, , kategorisinde, 08 Mar 2023 - 12:38 tarihinde yayınlandı
Sayın Cumhurbaşkanımız şu önemli uyarıda bulunmuştu: “Dikey mimari, bizim için intihardır.”
Sayın Cumhurbaşkanımız bir konuşmalarında düşük standartlı binaların mahzurlarına işaret ederek şu önemli uyarıda bulunmuştu: “Dikey mimari, hele hele deprem bölgelerinde bizim için intihardır.”
Diğer bir intihar da devlet kurumlarının ciddiyetle yürüttüğü kentsel dönüşüme direnmek, hatta engel olmak.
Erzurum çok depremler yaşadı, taşa toprağa karışan evlatlarına ağıtlar yaktı. Nuh Nebi’den kalma teknoloji ile yapılan köy evlerinin orta şiddetteki bir depremle yerle bir olmasına tanık olmuş, çok üzülmüştüm yıllar önce. O üzüntüyle kurduğum ‘Köysel dönüşüm’ hayallerini yazıya döktüğümü hatırlıyorum.
Hekimlerin demeçlerini ilgiyle okur, önerilerini hep dikkate alırım. Onların en hoşuma giden tavsiyeleri ‘koruyucu hekimlikle’ ilgili olanlarıdır. Öyle ya, elbette hastalığa duçar olunca tedavi mühim, ama en akıllıcası, en az masraflısı elden geldiğince illetten korunmak değil midir?
Depreme yakalanmadan, enkaz altında hayata veda etmeden tedbiri alıp, takdiri mülkün sahibine bırakmak, aklın ve muhkem imanın  gereği değil midir? İşte bu noktada yeni bir kentleşme, yapılaşma paradigmasına ihtiyacımız var.
Yarına bırakmadan hemen şimdi, şu yüksek bina sevdasından, sevdası ne kelime illetinden kurtulmamız lazım. Yüksek bina dikerek ev dikmiş olmuyoruz, kendimize, eşimize, evladımıza süslü, görkemli mezar taşları dikiyoruz. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın uyarı ve tarihi tavsiyesini öncelikle belediyelerimizin talimat olarak kabul etmesi lazım. Bu işi vatandaşın gönlüne, müteahhidin tercihine bırakmakla yol almak mümkün değil. Yüksek binalara ruhsat aşamasında tahdit getirerek, bina yüksekliğini en fazla 5 kat ile sınırlayarak ilk adımı atmak lazım. Yüksek site dikme, yükseklik şehveti ile kendimize süslü mezarlıklar inşa etme illetinden kurtulunca hemen temel sağlamlığına, demir beton kalitesine dikkat kesilerek, bu çetin meseleye neşter atmak mümkün.
Erzurum için arkadaşlar arasında şöyle bir ölçü terennüm ediyoruz, konu açıldığında: “minareden yüksek bina olmasın, beton, demir sıkı denetlensin, kolonlar kesilmesin, evlatlarımız, torunlarımız taşa toprağa karışmasın. Velhasıl,  yüksek binalardan vaz geçip yeni konutları yükseklere kaydırma iradesi, yerel yönetimlerin torunlarımıza en güzel hediyesi olur. “
Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ