Dün denk geldik…
Erzurum Kalesi’nde devam eden kazı çalışmaları dolayısıyla bir iskele kurulmuş saat kulesinin hemen dibine…
Dibi dedik ama aslında “Kırklar Türbesi” olarak bildiğimiz yapının tam da içine…
Burasını pek kimse bilmez belki, fakat tarihçilerin beyanları ve o noktaya ait yıllar önce çekilmiş fotoğraflara bakacak olursak; evet burada bir türbe var…
Şimdi…
“Kırklar Türbesi” dediğimiz bu noktada kim ya da kimler medfundur bilmiyoruz… Biz, kale içerisindeki toprağın tahliye edilmesi amacıyla bu yapının üzerine iskele kurulmuş olmasına itiraz ediyoruz sadece…

*

Bakınız…
Bilge Seyidoğlu’nun kaleme aldığı ‘Erzurum Efsaneleri’ isimli eserinde ise, Kırklar Türbesi ile ilgili olarak şu bilgiler aktarılıyor:
“Erzurum’da Kırklar Türbesi veya Kale Mescidi olarak bilinen tarihi yapı halk arasında Kırkbirler olarak efsaneleştirilmiştir. Türbenin mimarisi ve yapıldığı tarih hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Erzurum İç Kalesi’nin içinde ve Saat Kulesi’nin doğusunda yer alır. Buradaki efsanede, Hz. Peygamber ve Abiza Hazretleri ile birlikte gelen Kırk erenden bahsolunmakta ve türbenin kutsiyetine işaret edilmektedir. Kaleden içeri giren Kırk eren, Erzurum’u fethe geldiklerini söylediler. Erzurum’un, olağanüstü bir şekilde fethedildiğine de, böylece işaret edilmiş olunur. Tasavvufta dünyayı idare eden ve başlarında Kutbul Aktab bulunan erenlerin sayısı Kırktır. Buradaki efsanede Kırkbirinci olarak bir Ermeni’nin de onlara katıldığını görüyoruz. Çünkü dinini değiştirmiş, o da fetih grubunun içerisine girmiştir. Böylece toplumun azınlıktan olup da sonradan Müslüman olanlara verdiği değeri de görüyoruz.”

*

Yani…
Yanisi şu:
Bu efsane ister tevatür isterse gerçek olsun; ortada bir hakikat var, o da oradaki yapının sembolik bile olsa bir türbe ve adının da “Kırklar Türbesi” olduğudur…
Dolayısıyla hususen Erzurum Valisi Sayın Okay Memiş’e bir çağrımız olacak:
Sayın Vali!
Erzurum’a verdiğiniz kıymeti ve değeri çok iyi biliyoruz… Bu kadim şehir için harcadığınız enerjiye ve samimi gayrete de tanığız…
Ne ki, Erzurum Kalesi’nin hem de yanı başında denk geldiğimiz bu manzaradan ziyadesiyle incindiğimizi belirtmek isteriz… Ve öyle zannediyoruz ki, bizim gibi daha niceleri vardır bu durumdan müşteki olan…
Tamam…
Zatı alinizin bu hususta elbette bir kusur ya da kabahati yok; ancak bilmelisiniz ki bu şehrin idari ve mülki amiri olarak Erzurum’un taşından da, toprağından da siz mesulsünüz…
Diyoruz ki…
Bir talimat verseniz yahut bu olayı bir tahkik ettirseniz de; “Kırklar Türbesi”nin içinde bulunduğu bu halden dolayı incinen gönülleri tamir etseniz keşke…
Hem ne diyor İbrahim Hakkı Hazretleri:
“Cihan bâğında ey âkil, budur makbûl-i ins ü ve cin,
Ne kimse senden incinsin, ne sen kimseden incin!..”