Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Akran baskısı, gençlerin olumsuz alışkanlıklar edinmesine neden olabilen büyük bir etkiye sahiptir.163 defa okundu

, kategorisinde,16 Ara 2024 - 21:05 tarihinde yayınlandı
Akran baskısı, gençlerin olumsuz alışkanlıklar edinmesine neden olabilen büyük bir etkiye sahiptir.

 

Akran baskısı, gençlerin olumsuz alışkanlıklar edinmesine neden olabilen büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle sigara içme, alkol kullanma, kötü söz söyleme gibi davranışlar, bir gruba dahil olma arzusuyla ortaya çıkabilir. Gençler, gruba kabul edilmek ve dışlanmamak için, aslında istemedikleri bu davranışları sergilemek zorunda hissedebilirler. Bu durum, psikolojik ve sosyal baskıların bir sonucu olarak gelişir ve gençlerin yanlış kararlar almasına yol açabilir.

Erzurum’da bir laf vardır: “Evde terbiye olmayan, sokakta terbiye olur.” Bu ifade, eskiden sokakların güvenli bir alan olduğu ve çocukların toplum içinde doğruyu öğrenebilecekleri bir yer olarak görüldüğünü anlatır. Ancak günümüzde sokaklar artık eskisi kadar güvenli değil. Gençler, yanlış arkadaş grupları ve zararlı alışkanlıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Bu durumda çocuklar ne yapmalı, kime güvenmeli?

Anne ve babalar, çocuklarına sağlıklı bir rehberlik sunarak onları bu tehlikelerden korumaya çalışmalıdır. Ailelerin, çocuklarını akran baskısına karşı dirençli hale getirebilmesi için onlara doğruyu yanlışı öğretmesi ve kendilerine güvenmelerini sağlaması gerekir.

Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c) şöyle buyurur: “Kötü işlerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın.” (En’am Suresi, 151. Ayet). Bu ayet, kötü alışkanlıkların ve yanlış davranışların hem gizli hem de açık olanından sakınmayı emreder. Gençlerimizin, akran baskısıyla yanlış yollara sapmamaları için bu tür uyarılara kulak vermeleri gerekir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) de arkadaş seçiminin önemine dikkat çekmiştir: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın durumu, misk taşıyan kimse ile körük çeken kimseye benzer. Misk taşıyan ya sana kokusundan verir ya sen ondan satın alırsın ya da güzel koku duyarsın. Körük çeken ise ya elbiseni yakar ya da kötü bir koku duyarsın.” (Buhari, Edeb, 27). Bu hadis, gençlerin çevresindeki arkadaşlarının onlara nasıl olumlu ya da olumsuz etkiler bırakabileceğini açıkça ortaya koyar.

Akran baskısına karşı direnebilmek, güçlü bir özgüven ve sağlam bir aile desteğiyle mümkündür. Aileler, çocuklarına doğru arkadaş çevresini nasıl seçeceklerini öğretmeli ve onlara zarar verebilecek ortamlardan nasıl uzak duracaklarını göstermelidir. Aynı zamanda çocuklarımızın hata yapma hakkına saygı duymalı ve onların hatalarından öğrenmelerine izin vermeliyiz.

Sonuç olarak, sigara, alkol ve kötü söz gibi zararlı alışkanlıkların akran baskısıyla gelişebileceğini unutmamalı, gençlerimizi bu tehlikelerden korumak için rehberlik etmeliyiz. Onlara doğru değerleri kazandırırken, aynı zamanda kendi kararlarını alma becerilerini de desteklemeliyiz.

Böylece, gençlerimiz hem kendilerine hem de toplumlarına faydalı bireyler haline gelirler.

Anne ve babalar olarak, çocuklarımızı doğru yönlendirebilmek için kendimizi sürekli geliştirmeli ve onları anlamaya çalışmalıyız. Z kuşağını anlamak için okumalı, gerekirse profesyonel destek almalı ve bu kuşağın dünyasını kavramalıyız.

Teknolojinin hızla değiştiği, sosyal çevrelerin sürekli etkileşim içinde olduğu bir dönemde, gençlerin karşılaştığı zorlukları fark etmek ve bu zorluklara çözüm bulabilmek için bilinçli adımlar atmalıyız. Onların dünyasını anlamak, sadece onları yönlendirmek değil, aynı zamanda onların gözünden bakabilmeyi de gerektirir.

Bu süreçte, Muhammet Binici Hoca’nın İttifak Gazetesi’nde ifade ettiği gibi, çocuklarımızı 3T ve 1B’den uzak tutmak da oldukça önemlidir. Televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar kullanımını sınırlamak, onların sağlıklı bir gelişim göstermeleri açısından kritik bir rol oynar.

Tamamen uzak tutmak zor olabilir, ancak süre sınırları koymak ve kontrollü bir şekilde teknoloji ile ilişki kurmalarını sağlamak en sağlıklı yol olacaktır.

Aile içinde sağlıklı bir iletişim, güven ve destek ortamı oluşturmak, çocuklarımızı yanlış alışkanlıklardan korumanın en etkili yollarından biridir. Unutmayalım ki çocuklar, anne ve babalarının sözlerinden çok davranışlarından öğrenirler. Bu yüzden, bizler de iyi birer örnek olmalı ve onlara değerlerimizi davranışlarımızla aktarmalıyız.

Unutmayalım ki, “Ne ekersen, onu biçersin.” Çocuklarımızın geleceği, onlara verdiğimiz eğitim ve rehberlikle şekillenir.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ